WALD E- NEWSLETTER EYLÜL 2024
2024
Türkiye’de Yeni Kamu Yönetimi: Yerel Yönetim Reformu adlı bu eser Türkiye’deki kamu yönetimi reformu ve özellikle yerel yönetimler adına yapılan düzenlemeler hakkında bilimsel bir araştırmanın oluşturulması amacıyla hazırlanmıştır. Alanında titiz araştırmalar yapan akademisyenleri bir araya getiren bu eser aynı zamanda İngilizce basılmıştır (New Public Management in Turkey: Local Government Reform, Routledge, 2016, ISBN 9781498742153) Böylelikle ülkemizdeki kamu yönetimi reformu ve yerel yönetimler alanında yapılan düzenlemelerin, Avrupa düzeyinde araştırmacılar tarafından değerlendirilebilmesi ve karşılaştırmalı verilerin üretilebilmesi için önemli bir fırsat hazırlanmıştır.
Kamu Yönetimi Reformu adına son 15 yılda yapılan yasal düzenlemeleri tematik konu başlıkları altında analiz eden eser, bu yönüyle alanında ilk sayılabilir. Her bölümün analizi kendi alanındaki gelişim sürecini incelemekte ve gelinen nokta itibariyle durum değerlendirmesi yapmaktadır. Örneğin eserin ortaya çıkardığı önemli bir sonuç olarak; Türkiye’de belediyelerin stratejik olarak yönetilmesi, daha etkin ve daha hesap verebilir olmaları hedefiyle performanslarını yönetilebilir kılmaları konusunda yasal düzenlemeler ana hatlarıyla yapılmıştır. Ancak bu tür reformist yasal düzenlemelerin ‘etkin ve özgün olarak’ uygulanması konusunda önemli bir yerel direncin (yerine göre siyasal ve yerine göre bürokratik bir dirençten söz edilebilir) olduğu gözlemlenmiştir. Örneğin yasal zorunluluk olmasından dolayı nüfusu 50.000’nin üzerinde olan tüm belediyelerin stratejik planları ve bu yönde performans program ve faaliyet raporlama sistemleri bulunmaktadır. Ancak tüm bu stratejik yönetsel araçlar ile hedeflenen, kurumsal düzeyde performansı yönetilebilir kılmak, hesap verebilir olmak ve paydaşlar ile birlikte yönetilebilir olmak gibi konularda belediyelerimizin performansı oldukça zayıf kalmıştır. Haliyle sözkonusu reformist yasal düzenlemeler söylem düzeyinde kalmış ve yerel düzeydeki isteksizlik ve direnç karşısında öze inilememiştir. Ancak bu durum Türkiye’ye özgü bir handikap değildir. Son 30 yıldır, gelişmiş demokratik ülkelerde cereyan eden yeni kamu yönetimi reform düzenlemeleri ile kamu hizmetlerinde etkinlik ve verimliliğin arttırılması için yerel yönetimlere daha fazla kaynak ve yetki verilmeye başlanmıştır. Bunun beraberinde daha hesap verebilir ve katılımcı kamu yönetimi için ciddi anayasal-yasal düzenlemeler yapılmıştır. Uygulamada ise Türkiye örneğinde görüldüğü gibi sorunlar ile karşılaşılmış ve bunların da aşılması için özellikle 2008 ekonomik krizinden sonra yeni çalışmalar başlatılmıştır.
2008 ekonomik krizi sonrasında ‘post-new public management (Post-NPM) tartışmalarıyla yerelleşme, demokratikleşme adına yapılan reformist yasal düzenlemeler masaya yatırılmıştır. Netice itibariyle, yapılan demokratik düzenlemelerden geri adım atmak sözkonusu olamayacağına göre yereldeki uygulamanın etkinliğinin arttırılması amaçlı düzenlemelerin gereği üzerine tartışmalar yapılmıştır. Özet olarak, hem merkezi hem de yerel düzeyde kamu hizmetlerini üretmekle ve sunmakla sorumlu olan tüm kamu kurumları için performans ölçüt ve kriterlerin oluşturulması ve bu yönde bir performans denetiminin sağlanması konusunda fikri altyapı oluşmuş durumdadır.
1 Yani önceden belirlenmiş objektif performans kriterleri (yasal sorumluluklardan ziyade, paydaş beklentileri doğrultusunda yapılması gerekenler) kapsamında kamu kurumlarının (özellikle belediyelerin) yıllık olarak denetlenmesi ve sonuçların ilan edilerek bu yönde ulusal bir teşvik edici rekabetin başlatılmasından söz edilebilir. Önümüzdeki yıllarda ilgili yasal düzenlemelerin bu yönde değiştirileceği ve geliştirileceği söylenebilir. Kamu yönetimi reformları prensip olarak vatandaşlara yakın olan idari birimlerin daha etkin kılınması amacıyla gerçekleştirilmektedir. Bu reformlar genel olarak politik idari sistemin meşruiyetinin yükseltilmesine katkıda bulunmaktadır. Kamu hizmeti üreten ve sunan organizasyonların kurumsal kapasite ve performansını iyileştirmeyi hedeflemektedir. Nitekim yerel düzeyde sunulan kamu hizmetlerinden memnuniyet veya hoşnutsuzluk, genel ülke idaresi yönetiminden memnuniyet veya hoşnutsuzlukla doğru orantılıdır. Dolayısıyla ülkelerin yerel yönetimler alanındaki reform çalışmalarında vatandaş katılımının niteliği, aynı zamanda genel demokratikleşme eğilimini de ortaya koymaktadır. Bu çerçevede Türkiye’de son 15 yıllık dönemde yerel yönetim reform deneyimlerinin incelenmesi ve analiz edilmesi amacıyla hazırlanan bu eser, yerel yönetimler alanında yapılan yasal düzenlemeleri farklı boyutlarıyla analiz ederek okuyucular için önemli bir zenginlik sunmaktadır.
Ülkemizde olduğu gibi hemen hemen tüm Avrupa ülkelerinde yerel yönetimler alanında reform süreci işletilmektedir. Ancak bu alandaki genel sorun, reform sürecinin genelde yönetim bilimleri perspektifinde analiz edilmesiyle yetinilmesi ve özellikle Avrupa düzeyinde karşılaştırmalı analizlerin yapılabilmesi için çeşitli verilerin üretilememesidir. Bu tespitle eserimizin hazırlık sürecinde, siyasi ve idari bilimler, hukuk, iktisat, finans, kamu yönetimi, sosyoloji, tarih, ve mekânsal planlama gibi farklı disiplinlerden araştırmacıların bir araya gelmesi için etkin bir akademik işbirliğinin geliştirilmesi gerekmiştir. Demokratikleşme, merkezi yönetim-yerel yönetim ilişkileri, idari-fonksiyonel bölgeselleşme, özelleştirme, kamu-özel sektör işbirliği, kamu hizmetleri için hizmet satın alınması, performans yönetimi, stratejik yönetim, kurumsallaşma, hesap verebilirlik ve yerel meclislerin etkinliği gibi birçok konuda karşılaştırılabilir verilerin oluşturulduğu oldukça zengin bir veri kaynağı olarak kullanılabilecek bir çalışma oluşturulmuştur.
1 Makale içinde bahsi geçen COST projesi LocRef IS1207 ile bu alanda önemli bir literatür oluşturulmuştur. Türkiye’de Yeni Kamu Yönetimi: Yerel Yönetim Reformu, adlı eserimizin planlanmasında ve tüm yayın hazırlık sürecinin yürütülmesinde görev alan ekip desteği için TÜBİTAK (113K427) ve COST-LocRef (1207) Projesine teşekkür ederiz. Bu vesile ile proje asistanlarından Dilek Topcu, Gonca Türgen ve Gamze Çürüksulu’ya sabır ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz. Ayrıca bu eserin Türkçe baskısı ve İngilizce çevirisi için vermiş oldukları önemli destekten dolayı, Dünya Yerel Yönetim ve Demokrasi Akademisi Vakfı (WALD) ve Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Orta Doğu ve Batı Asya Bölge Teşkilatı’na (UCLG-MEWA) teşekkür ederiz.
Doç. Dr. Yüksel DEMİRKAYA
Marmara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi,
Anadoluhisarı, Mayıs 2016