Değerli Deneyimler
Suriyeli Zeynep OSMANOĞLU’nun, ilham verici bir dayanıklılık ve topluma entegre olma hikayesi
Zeynep Osmanoğlu, sadece kendi ülkesindeki çatışmanın yükleriyle değil, aynı zamanda yaşam mücadelesiyle de karşı karşıya kalmış bir kadın. Onun hikayesi, savaşın getirdiği acıların ötesinde, bireysel bir direnişin ve umudun izini sürüyor. Bu söyleşi, Zeynep'in hayatında yaşadığı zorlukları ve içsel gücünü keşfetme sürecini ele alacak değerli deneyimlerinden ilham alarak, onun yaşam perspektifinden derinlemesine bir bakış sunmaya hazırlanıyoruz.
Sizi tanımak istiyoruz. Kendinizden bahseder misiniz?
Suriye'nin Halep kentinde 1984 yılında doğdum. Halep Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden 2010 yılında mezun oldum. Türkiye’ye gelmeden önce Halep’te beş yıl Makine Mühendisi olarak çalıştım. Eşim ile orada tanıştık ve evlendik. İlk çocuğumu Suriye’de dünyaya getirdim. Ancak savaşın etkileri nedeniyle eşimle birlikte ülkemizden ayrılma kararı alıp Türkiye’ye sığındık.
Zeynep Hanım neden Türkiye'yi tercih ettiniz ve İstanbul'a nasıl yerleştiniz?
Türk insanının sıcaklığını bildiğimiz için ve kültürel açıdan bize yakın olduğu için buraya geldik. İlk olarak Gaziantep'e yerleştik, ardından İstanbul'a taşındık ve Bağcılar ilçesinde ikamet etmeye başladık.
İstanbul'da yaşamaya başladıktan sonra, Türkçe öğrenme süreciniz ve gönüllü olarak tercümanlık yapmaya nasıl karar verdiniz?
Bağcılar'da yaşarken, Türk komşularımın yardımıyla Türkçe okuma ve yazmayı öğrendim. Daha sonra çeşitli kurumlarda gönüllü olarak tercümanlık yapmaya karar verdim. Bağcılar Kadın Meclisi üyeleriyle çeşitli etkinliklerde tanıştık. Aramızda güçlü bir bağ kurulduktan sonra, beni meclise üye olarak kabul ettiler. Bu mecliste yer alarak birçok projede çalıştım ve ihtiyaç sahibi ailelere destek oldum. Bağcılar Belediyesi'nin düzenlediği etkinliklerde WALD Akademisi ekibiyle tanıştım. 2018'de Bağcılar Sosyal Koruma Masası'nda tercüman ve sosyal çalışmacı olarak göreve başlama fırsatını elde ettim. Mültecilere yardım etme ve sosyal hizmetlerde bulunma isteğim, iş hayatına adım atmamda belirleyici oldu.
Zeynep Hanım, ilk çocuğunuz 3 aylıkken Türkiye'ye gelmenin ve İstanbul'da yeni bir hayat kurmanın çocuklarınız üzerindeki etkileri neler oldu? Çocuklarınızın adaptasyon süreci ve İstanbul’da yaşadıklarınızı bizimle paylaşabilir misiniz?
İlk çocuğum daha 3 aylıkken gelmemizin ve ikinci çocuğumu Türkiye'de doğurmamın, Türk kültürüne daha derinlemesine entegre olmamızı sağladığını söyleyebilirim. Çocuklarım, Türkçe dilini daha erken yaşta öğrenme fırsatı buldu ve çevrelerine daha hızlı uyum sağladılar. Türkiye'de doğan çocuğumun büyüme sürecindeki deneyimi, onun Türk kültürüne daha organik bir bağ kurmasına katkıda bulundu.
Zeynep Hanım’ı diğer mülteci kadınlarla bir araya getirerek hayati hizmetler sunmasını sağlayan ve aynı zamanda kendisini dayanıklılık ve toplum liderliğinin canlı bir örneği olarak karşımıza çıkarıyor. Osmanoğlu'nun yolculuğu, artık bir parçası oldukları ülkelerin dokusuna katkıda bulunmayı kendilerine ilke edinmiş bireylerin gücü ve kararlılığının bir kanıtı olarak ilham vereceği muhataplarını arıyor. O ise tüm bu yolculuğun içerisinde, mülteci olmayı kendi cümleleriyle şöyle ifade ediyor: “Sıfırdan başlayıp, hayatta ikinci kez başarılı olanların hikayesi.